sürdürülebilir sağlık
Türkiye?de her gün binlerce kişi sağlık sisteminden faydalanıyor. Sosyal bir devlet olabilmenin ön koşullarından biri olan her vatandaşa eşit sağlık hizmeti sunabilmek için devletimiz büyük bütçeler ve çok sayıda insan kaynağını bu sektöre yönlendiriyor. Özel sağlık kuruluşlarını da eklediğimiz zaman ortaya pek çok ülkeden daha yaygın ve ileri bir sağlık hizmeti standardını yakalamış, ülkenin en büyük sektörlerinden biri çıkıyor. Tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye?de de sağlık sistemi çok önemli, çünkü her bir bireyin hayatının dönüm noktasında o bireyi daha iyiye veya daha kötüye götürebiliyor. Çok iyi tasarlanmış ve işletilen bir sistem tüm ülkeye güven verirken, sürekli hata yapan ve sürdürülmesi imkansız bir sistem ise o ülkede yaşayanlar için çözümsüz gibi görünen bir endişeye kaynaklık edebiliyor.
Bu yüzden her ülke sağlık sistemini kendi sorunlarına özgü çözümlerle oluşturmuştur. Birbirinin tamamen aynısı sağlık sistemlerine rastlamak bu yüzden zordur. Bazı ülkelerde iyi yetişmiş doktor çok ama kaynak yoktur, bazılarında kaynak ve iyi yetişmiş doktor vardır ama teknoloji yeterince iyi değildir. Türkiye de kendine has bir sağlık sistemine sahip. Türk sağlık sisteminin en büyük özelliği ise sürekli ilerleme içinde oluşu. Yeni kararlar ve uygulamaların sık görüldüğü bir sektör olduğu için de sektörün duayenlerinin bir araya gelip güncel gelişmeleri takip etmesi, görüşlerini paylaşması çok önemli.
28 Haziran?da Siemens Sağlık Sektörü Dünya CEO’su Prof. Dr. Hermann Requardt’ın katılımı ile sağlık sektörünün üst düzey yöneticilerinin ve bürokratlarının biraya geldiği bir etkinlik düzenlendi. Türk Sağlık Sisteminin Geleceği ve Sağlıkta Sürdürülebilirlik başlıklı etkinliği yönetme onuru ise benimdi.
Toplantıda Türkiye için çok önemli konuları ele aldık, birlikte tartıştık ve bazı sonuçlara vardık. Toplantıda aldığım notları aşağıda paylaşıyorum;
Türkiye olarak 2010 yılında sağlık sektöründeki eğilimin yatırımların ertelenmesi yönünde olduğu belirtildi. Yatırım artış hızının son 5 senedeki seviyede olmayacağı ifade edildi. Hizmet alımlarının önümüzdeki dönemde artacağı belirtildi. Sektörün büyümesinin insan kaynağındaki artışa bağlı olduğu ifade edildi.
15 Şubat 2008 kararlarından sonra özel sektörün büyümesinin baskı altında olduğu belirtilerek bu kararların esnetilmesine ihtiyaç olduğunun altı çizildi.
Yeni yapılan kamu hastanelerinin kapasitesi büyük hastaneler olarak inşa edilmesi ve yeni özel hastanelerin bu büyüklükte olmaması sebebiyle kamunun özelden daha hızlı büyümesinin beklendiği belirtildi. Sağlık Bakanlığı?nın yeni yatırımlarının (örneğin Kamu Özel Ortaklığı modeli ile yapılacak olan sağlık kampusları) uzun vadeli olduğu ve sektörün büyümesinde önemli bir rol oynayacağı ifade edildi.
Devletin yürüttüğü sağlık politikalarının ve düzenlemelerinin özel kesimin kamudan daha az büyümesindeki önemli sebeplerden biri olduğu ifade edildi. Sağlık sektörünün geleceği ile ilgili yön gösterici bilgilerin (örneğin 5 yıllık projeksiyonlar) Türkiye?deki ve Türkiye dışındaki sağlık yatırımcıları ile paylaşılmasına ihtiyaç olduğu belirtildi.
Döner sermayelerin, üzerlerinde biriken yükler sebebiyle kendilerini finanse edemediğine dikkat çekildi. SGK geri ödemelerinde kesintilerin belirlendiği kriterlerin daha objektif olabileceği ve kesintilerin bölgeden bölgeye değişkenlik göstermesi sıkıntılar arasında listelenirken; çözüm önerisi olarak da ?üniversite hastanelerinin belirli bir süre krediyle desteklenerek güçlendirilmesi ve finansal olarak kendi kendilerini taşıyabilir duruma getirilmeleri? ifade edildi.
Türkiye?de özel sağlık sigortası sektörünün küçük olduğu ve cepten ödemeli hastaların yapısı gereği kırılgan olduğu belirtildi. Şu anki 1,5 milyon olan özel sigortalı sayısının 5 milyon seviyesine çıkması gerektiği ifade edildi.
Sürdürülebilir sağlık hizmetleri için sağlık kurumlarının 5 ana faktörü arttırmaya odaklanmaları gerektiği ifade edildi: Gelirler, kârlılık, varlık verimliliği, organizasyonel etkinlik ve verimlilik. Doğru tasarlanmış sağlık teknolojilerinin sağlık maliyetlerinin düşürülmesine katkıda bulunacağı belirtildi. Özellikle radyoloji hizmeti alan hastanelerde uluslararası standartlara uygun olmayan tetkik seviyeleri olduğu ve kalite kriterlerine sadık kalarak sağlık teknolojisi yatırımlarının talebi karşılayacak seviyeye getirilmesi gerektiği ifade edildi. Radyoloji tetkiklerindeki uygulama hataları ve uygunsuzlukların, rassal örneklem denetimleriyle kolayca regüle edilebileceği belirtildi. Sağlıkta sürdürülebilir büyüme için sağlık yatırımlarında sermaye yeterliliği aranması gerektiği belirtildi.
Hastanelerin dış kaynaklarla yatırım yapmasının varlık verimliliğini düşürdüğü, bu sebeple özkaynak-dış kaynak dengesi sağlanması gerektiği belirtildi. Özel sektörde önceki yıllardaki yüksek kârlılık oranlarının çok düştüğü, bu sebeple tüm özel hastanelerin
organizasyonel maliyetlerini kontrol altında tutmak durumunda olduğu belirtildi.
Sürdürülebilir bir sağlık sistemi için sağlık harcamalarının ve satın alınan hizmetlerin verimliliğinin kontrol altına alınması gerektiği ifade edildi.
Sağlık Bakanlığı?nın ?denetleme rolünü? güçlendirmek için ?hizmet sunumundan? çıkması gerektiği belirtildi. Sağlık Bakanlığı?nın çıkacağı hizmet alanlarının hangileri olacağının netleştirilmesi gerektiği ifade edildi. Türkiye?de dünya standartlarında hastane zincirleri oluştuğu, sektörde eğitimli ve tecrübeli sağlık girişimcileri olduğu ifade edildi. Sektörün bu potansiyeli ile dış pazarlara açılacağı ve doğru stratejiler ile toplam 80-100 milyar dolar olan sağlık turizmi pazarından Türkiye?nin 5-10 milyar dolar pay alabileceği belirtildi. Özel sektörün tıp fakülteleri kurarak sağlıkta insan kaynağı arzını güçlendirebileceği belirtildi.
Kamu hastane birliklerinin sağlık sektöründe, her bölgenin kendi performans hedefleri ile yönetilmesi sayesinde Sağlık sektöründe rekabetin olumlu yönde arttırılması ve sürdürülebilirliğe ve kalite artışına katkıda bulunacağı belirtildi.
Kamu Özel Ortaklığı modelinin, sağlık hizmetinin kurumsal firmalar tarafından yürütülmesi için bir fırsat olabileceği, bu model ile farklı finansman modellerinin ve ekipman tedariğinde yeni uygulamaların sektöre getirilebileceği ifade edildi.
Türkiye?deki Kamu Özel Ortaklığı modeli oluşturulurken İngiltere?nin NHS (National Health Service ?Ulusal Sağlık Hizmeti) ve PFI (Private Finance Initiative) modellerinin bir sentezinin baz alındığı belirtildi.
Önümüzdeki 4-5 yıl içinde 80 ila 100 bin yatağın yenileneceği, bunların 50 bininin Kamu Özel Ortaklığı modeli ile yenilenmesinin planlandığı belirtildi. Yapılan bu yatırımların kamunun yatak kapasitesini değil, yatak kalitesini arttırmayı hedeflediği ifade edildi.
Kamu Özel Ortaklığı modeli ile kamunun özel sektör ile aynı kalite ve seviyede sağlık hizmeti sunabileceği, bu durumda özel sektörün yapacağı yeni hastane yatırımlarının atıl kalması riskinin oluşacağı belirtildi.
Önümüzdeki yazılarımda burada okuduğunuz notlarla ilgili yorumlarımı paylaşacağım.
Inovasyon,sürdürülebilir sağlık
Sağlıkta Önemini Hiç Kaybetmeyen Bir Kavram: İnovasyon
İnovasyon, yani Türk Dil Kurumu’nun önerisiyle yenileşim, son yılların en gündemde olan başlıklarından biri. Bu kavramı detaylı incelediğimizde ise ?Değişen koşullara uyabilmek için toplumsal, kültürel ve yönetimsel ortamlarda yeni yöntemlerin kullanılmaya başlanması, yenilik.? tanımıyla karşılaşıyoruz.
İnovasyonu İnsan-Sistem (ürün ve hizmetler) ile Organizasyon (süreç ve iş yapma biçimleri) başlıkları altında değerlendirmek mümkün. Buradaki İnsan faktörüne bağlı olan etkenleri müşteriler, iş ortakları ve çalışanlar; sistem faktörüne bağlı olan etkenleri de yüksek büyüme getirecek ürün ve hizmetler ile nakit yönetimi ve sürdürülebilirlik olarak niteleyebiliriz.
İnovasyonun diğer ana başlığı olan Organizasyon’u ise yeni ürün geliştirme süreci, inovasyon fabrikaları ve çok yönlü organizasyon alt başlıklarıyla değerlendirebilir ve uygulanması gereken yaklaşımı yine bu başlıklarla sıralayabiliriz.
Sağlıkta inovasyon çok önemli bir yer tutuyor. 1900’lerin başında Conrad Röntgen’in x-ışınını keşfetmesi sonrasında yapılan prototiple atılan ilk adım bize günümüzün en gelişmiş tıbbi görüntüleme cihazlarını kazandırdı.
Her geçen gün gündemde daha fazla yer bulan moleküler tıp hızla gelişen ve inovasyon sayısı yüksek alanlardan biri olarak dikkat çekiyor. Ülkemizde Türk Moleküler Tıp Derneği tarafından organize edilen Uluslararası Moleküler Tıp Kongresi etkinlikleri temel tıp alanındaki araştırmacılar ile klinisyenleri bir araya getirerek hücre ve gen tedavisi, kardiyovasküler hastalıklar ve cerrahisi, cerrahinin moleküler tıp açısından incelenmesi gibi konuları masaya yatırıyor.
Green+Plus Hospital konsepti ise tüm global firmaların alanlarındaki ‘yeşil teknoloji’ çalışmalarının bir yansıması. Bu kavramdaki ‘yeşil’, çevreci teknolojilerle kurulan, işletilen tasarruflu binaları temsil ederken; Plus kavramı ise sağlıkta kalite ve verimi yenilikçi yöntemlerle artırmayı ifade ediyor. Şu sıralar pek çok ülkenin kamu yönetimi tarafından sağlık sektöründeki çevreci yaklaşımlara yönelik kararlar alınıyor ya da hazırlık yapılıyor.
Sitemdeki inovasyon kategorisi alanında tüm yeniliklerini sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.
ArGe
Sağlık Sektörünün Öncelikli Sorunlarına İlişkin Görüş ve Öneriler Hakkında TÜSİAD Görüş Belgesi
TÜSİAD Sosyal İşler Komisyonu bünyesinde faaliyet göstermekte olan Sağlık Çalışma Grubu tarafından hazırlanan “Sağlık Sektörünün Öncelikli Sorunlarına İlişkin Görüş ve Öneriler Hakkında TÜSİAD Görüş Belgesi”, ilaç sektörü, hizmet sunumu sektörü, tıbbi teknoloji sektörü ve sağlığın finansmanı başlıkları altında mevcut sorunlara işaret ettikten sonra söz konusu konulara ilişkin öneriler sunmaktadır.
“Sağlık Sektörünün Öncelikli Sorunlarına İlişkin Görüş ve Öneriler Hakkında TÜSİAD Görüş Belgesi”ne ulaşmak için lütfen tıklayınız.
entegre sağlık,sürdürülebilir sağlık,ulaşılabilir sağlık
Açık Radyo’da Cem Tecimen ile röportaj
23 Temmuz’da Açık Radyo’da Cem Tecimen ile çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Dünyanın ilk ve tek entegre sağlık hizmetleri sunan şirketinden bakışla sürdürülebilir sağlık ve ulaşılabilir sağlık konularına değindim. Dünya’da ve Türkiye’deki sağlıklı sektöründe trend ve politiklar hakkında yaptığımız sohbete bu linkten ulaşabilirsiniz:Sürdürülebilir sağlık hizmetleri
Sürdürülebilirlik benim hayatımda çok önemli bir kavram çünkü hepimiz ve dünyamızla ilgili. Miras aldığımız dünyayı nasıl kullandığımız mutlaka tarih kitaplarında yerini alacak. Belki bireysel olarak elimizden büyük çözümler ve sihirli aksiyonlar gelmiyor ama hepimizin bu konuda yapabileceği bazı şeyler var ve o ufak tercihler sonunda dünyanın ve bizlerin kaderini belirleyecek.
Elbette sürdürebilirlik konusunda mesafe kat etmek için toplumsal ilerleme olmasın demek çok hatalı bir düşünce olur. İnsanoğlu teknolojik ve ekonomik ilerlemesini sürdürürken dünyaya da sahip çıkabilmeli.
Bu yüzden hem bireyler hem de şirketler için bir yandan daha temiz teknolojileri ve hizmetleri yaratmak bir görevken diğer yandan da bunu finansal açıdan sağlıklı şekilde yapabilmek de aynı derecede önemli bir görev. İleriki yazılarımda konunun her iki tarafıyla da ilgi olarak pek çok düşüncemi paylaşacağım.
İlk olarak sağlık sektöründeki bazı kavramlarla ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
Diğer tüm sektörlerde olduğu gibi, sağlık sektöründe de artan enerji maliyetleri, karbon salımı ile ilgili düzenlemeler, finansal kaynakların verimli kullanılması ve rekabet büyük önem taşıyor. Bununla beraber, dünyada hızla artan nüfus ve kentleşme sorununun yanı sıra yaşlı nüfus oranının da hızla artması sağlık hizmetlerine olan talebin yükselmesine ve başta sosyal güvenlik kurumları olmak üzere ödeme kurumları nezdinde de maliyetlerin artmasına neden oluyor. Sürdürülebilirlik boyutunda sosyal güvenlik kurumları da, artan maliyetler ile baş edebilmek için sağlık sektöründeki hizmet sağlayıcılardan en uygun koşulların sağlanması yönündeki taleplerini arttırıyorlar. Bu yükselen beklentilere karşılık, bir sağlık sunucusu her türlü sağlık hizmetini (inceleme, teşhis, konsültasyon, tedavi ve izleme) mümkün olan en optimal süre ve fiziksel alanda sağlamak zorunda. Rakiplerinin de bu doğrultuda çalışmalarını sürdürdüğü düşünülürse, sağlık yatırımcılarının ekolojik çevreyle uyumlu olan bilinçli bir yatırım planlamasına, maliyetlerini azaltmaya, süreç odaklı ve sürdürülebilir bir hastane altyapısına ihtiyaç duyacağı ortada. Sürdürülebilir bir sağlık altyapısının sağlanabilmesi için de hem ekolojik hem de ekonomik ihtiyaçların dengeli bir şekilde tasarlanması gerekiyor.
Yeşil+ Hastane (Green+ Hospitals), sağlık sunucularına daha az enerji tüketen bina alt yapısının kurulması ve enerji tasarrufuna imkan veren yeni kuşak manyetik rezonans ve bilgisayarlı tomografi görüntüleme sistemleri ile karbon salımının azaltılmasını sağlayan çevreci çözümler sunar. Sağlık IT?sinin yaygın kullanımı ise; kağıt, film ve arşivleme işlemlerini azalttığından hem çevreye olan olumsuz etkiyi hem de kaynakların doğru kullanılarak maliyetlerini düşmesini sağlıyor.
Sadece binaların ve enerji sistemlerinin verimli kullanılması yetmez. Klinik iş akışları ile klinik harici tüm operasyonların süreç bazlı prosesleri tanımlanmalı, ekipmanlar doğru planlanmalı ve sağlık IT alt yapısı ile tüm sistemlerin birbiri ile entegrasyonu sağlanmalıdır. Tüm klinik iş süreçlerinin optimizasyonu zaman, yer ve maliyet tasarrufu sağlayarak verimliliğin artmasını sağlar.
Çevreci ve ekonomik olmanın yanı sıra sürdürülebilir hastanelerde en önemli konu hasta bakımında kalitenin korunmasıdır. Bu nedenle hasta süreçlerini ve bilgilerini doğru tanımla, güvenli bir şekilde saklama, gereğinde de bilgilere kolaylıkla ulaşabilme doğru ve hızlı bir teşhis ve tedavi sürecinde büyük önem taşır. Sağlık IT çözümleri hasta bilgilerine ulaşmayı sağladığı gibi doğru planlama yapmayı da sağlayarak hasta için bekleme sürelerinin azalmasını ve hasta memnuniyetinin artmasını sağlar. Hasta güvenliğine ve konforuna önem veren inovatif teşhis, tedavi ve görüntüleme sistemleri ile kişiye özgü sağlık hizmetleri olanakları sunar ve tedavi kalitesi artar.
Hospital Manager Röportajı – Hastane Yönetmek için Süpermen Olmak Gerek
Hastane Yönetmek için Süpermen Olmak Gerek
?Bugün en zor yönetilen iki organizasyon tersane ve hastane. Hastanelerdeki yönetim sisteminde; doktoru, hemşiresi, idari kadrosu, hizmetli kadrosu gibi acayip bir kompleks yapı var. İnsan yönetimi son derece zor ve skala birbirinden çok farklı. İyi bir hastane yönetimi için Süpermenlere ihtiyaç var.
Kamu hastane birlikleri modeli çağdaş hastane yönetim anlayışının hayata geçirilmesinde yeterli bir sistem mi?
Birlik modelinin şu anki sisteme göre daha modern ve etkili bir yönetim sistemi olduğunu düşünüyorum. Çünkü hastaneler hem derecelendirilecek, rekabet ortamı yaratılacak, hem de daha profesyonel bir yönetim kadrosuyla yönetilecek ve Sağlık Bakanlığı hastane grupları olacak. Uygulamanın artılar var.
Sağlık sisteminin çok karmaşık bir yapısı var, yönetimi çok zor ve bu yapıyı yönetecek sınırlı sayıda sağlık yöneticisi yok. Kamu hastane birlikleri için bir de yönetim kurulu oluşturulacak. Bunların sağlık sisteminden ne kadar haberdar, yönetim konusunda ne kadar bilgi sahibi oldukları birer soru işareti. İşin ilk bakışta göze çarpan yönü, sağlık sistemi gibi büyük bir potansiyeli ne kadar yetkin, bilgili, tecrübeli kişilerin eline bırakacağımızla ilgili. Sistem, şeklen mantıklı görünüyor ama bunun için kaynağımız yeterli mi? Doğru kaynaklar mı? Bunlar sorgulanmalı.
Hekimlik ve hastane yönetimi hizmetlerinin birbirinden ayrılması ve hekim kökenli olmayan yöneticilerin başa gelmesi kamu hastanelerini nasıl etkiler?
Kişi hem hekim hem yönetici olabilir, bunu yanlış bulmuyorum. Hastanenin başında illa ki endüstri mühendisi veya işletmeci olacak diye bir kaide yok. Tıp eğitimi üzerine alınan yöneticilik eğitimiyle veya yöneticilik tecrübesiyle de hastane yönetilebilir. Keskin ayrımlar yapmamak lazım. Önemli olan bilgi, yetkinlik ve tecrübedir.
Sağlık Bakanlığı hastaneleri son 5-10 yılda daha geliştiler, yatırım açısından da çıta yükseldi. Gidilecek daha çok yol var elbet. Özel sektörün içinde bulunduğu koşullarla Sağlık Bakanlığı hastaneleri arasında dengesizlik olduğu tartışması hep vardır. Rekabet ortamı yaratılacaksa bunları eşit olmaz lazım. Özel sektör üzerindeki bazı yaptırımların kaldırılması lazım ki gerçek anlamda bir eşitlikten bahsedelim. Sağlık sektörünün denetimi de çok hassas bir konu. Bunun da yapılması gerek. Bir şeyleri serbest bırakırken arka tarafta bir takım denetim mekanizmaları da olmalı. Kontrol olmadığı için birden çok sert yaptırımlar getiriliyor. Bence ana problem burada. Sağlık sistemini orta ve uzun vadeli olarak derinlemesine değerlendirip stratejiler oluşturup bunu uygulamaya geçiremiyoruz. Biraz daha kısa vadeli bakıyoruz.
Hastaneler özelleştirilecek olması zaman için özelleştirmeyi de beraberinde getirir mi?
Şart değil. Özerkleştirme de yeterli bir faktör. Devlet sağlıktan elini çekecek mi yönündeki soruya cevap vermek çok kolay değil. Bence çekmesi şart değil. Özerk şekilde olması daha doğru.
Birlikler için oluşturulacak yönetim kurulları, hastaneleri siyasi kadroların odağı haline getirilmesinde risk taşır mı?
Bundan mümkün mertebe kaçınmak lazım. Sağlık sektörü çok büyük bir potansiyel. Sağlık Bakanlığı 850?ye yakın hastanesiyle en büyük KİT. Buranın siyasi odak haline getirilmemesi lazım. Kamu hastane birlikleri modeline geçiş döneminde bu sorunun cevabı çok hassas. Bu tehlikeye çok dikkat etmeleri lazım, aksi takdirde proje çöpe gider.
Birlikler, vatandaş için paralı sağlık hizmetinin başladığı, cepten ilave ücret ödemeden hizmet alamayacağı bir dönem olarak öngörülebilir mi?
Böyle bir durum olacağını zannetmiyorum. Türkiye?de şu anki Genel Sağlık Sigortası (GSS) çok cömert. Bildiğim kadarıyla dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar cömert bir GSS ülkemizde var. Şu anki, sağlık finansmanını gözden geçirmekte fayda var. Çünkü, sağlık hizmetlerini tüketmek çok kolay. Sağlıkta, iktisatta olduğu gibi arz-talep dengesi bulmak gibi bir formül de yok. Sağlık hizmetlerini ne kadar açarsanız o kadar fazla tüketiyor insan. Bence burada GSS paketini gözden geçirmekte fayda var. Kişilerin ve kurumların, özel sigortaların devreye girip bazı katkı paylarının olması lazım. Sevk zincirinin çok iyi işletilmesi lazım. Sevk zinciri ve GSS paketinin şu anki durumu iki önemli konu, bunların gözden geçirilmesi lazım.
Profesyonel bir hastane yönetiminin olmazsa olmaz koşulları nelerdir?
Bugün en zor yönetilen iki yer tersane ve hastane. Böyle bir algı var. Hastane yönetimi pek çok konuyu kapsıyor. Birincisi personel yönetimi. Bu o kadar karmaşıktır ki; doktoru, hemşiresi, idari kadrosu, hizmetli kadrosu gibi oldukça kompleks bir yapı var. İnsan yönetiminin son derece zor olduğu bir faktör ve skala çok farklı. Doktor gibi çok üst düzey eğitim alandan normal bir hizmetliye kadar değişen bir skala var. Bunun dışında finansal, yatırım ve teknoloji yönetimi de, doğru yönetilmesi gereken oldukça önemli konular. Ayrıca bu yapıda çok ciddi süreçler var, birbirini etkileyen süreçler bunlar. Yönetimi son derece zor. Sağlık yüksek bilgiye dayalı bir hizmet sektörü; işin içinde tıp var. Hasta güvenliği yine ciddi bir başka konu. Dolayısıyla hukuk başka bir faktör. Yönetim gittikçe daha da zorlaşıyor.
İyi bir hastane yönetimi için pek çok Süpermen?lere ihtiyaç var.
Birlik modeli, içinde bulunduğunuz sektörü nasıl etkileyecek?
Kamu hastane birlikleri modeliyle çok sayıda hastane birlik haline gelecek ve birlikler yatırım kararlarına topluca karar verecek. Bugün hastaneler birer birer satın alım yapıyor. Artık daha büyük alıcı gruplarıyla karşılaşacağız. Bu da alım şekillerini değiştirecek. Artıları da eksileri de olacak mutlaka. Planlamanın çok iyi yapılması gerekir. Toplu alımlar yapılırken alıcı daha avantajlı duruma geçecek. Bu bir artı. Alım kriterleri iyi belirlenmezse, bu büyük güç yanlış şekillerde kullanılırsa ve bilinçli satın alımlar yapılmazsa ciddi zorluklar ortaya çıkabilir.
ArGe,CT,in vitro,in vivo,IT,MR
Newsweek Röportajı – Sürdürülebilir Sağlık
Newsweek Röportajı – 28.06.2010
Siemens?in sağlık alanındaki misyonu ve yatırımlarından konuşalım.
Siemens üç önemli sektörde faaliyet göstermekte; endüstri, enerji ve sağlık. Sağlıkla tanışması da çok ilginç ve eskilere dayanıyor. Bilim adamı Conrad Röntgen x-ışınını keşfedince tüp üretim önerisini Siemens?e götürüyor. Siemens yaptığı bu ilk prototipte sağlık sektörüne adım atıyor. 1900?lerin başında vücuttaki birtakım fizyolojik parametreleri ölçen cihazlar üretiyor. Bir yandan da röntgen cihazları üretmeye başlıyor. Ardından özellikle röntgen olmak üzere, yeni gelişen tıbbi cihazlarda Siemens hep önemli bir yer tutuyor. Şu an dünyadaki en büyük, tek ve ilk entegre teşhis firmasıyız. Başlıca 2 farklı teşhis türü vardır. Bir tanesi, MR (Manyetik Rezonans), CT (Bilgisayarlı Tomografi) ve röntgen makineleri gibi makinelerle vücudun içerisini görüntülenir (in vivo). Diğeri ise, laboratuvar ortamında, kan veya idrar teşhisi (in vitro). Siemens?in vitro?ya 3-4 yıl önce girdi. Entegre ifadesinin altını doldurabilmek için in vivo ve in vitro verilerini bir araya getirip IT (Bilişim Teknolojileri) sayesinde bundan bir anlam kazandırmaya böylece hastaya özgü birtakım bulgu, tanı ve tedavi oluşturmaya çalışıyoruz. Yani gittiği yön, kişiye özgü tıp.
Teşhiste ulaşılan hızın yanında tedavinin yavaş kaldığını söyleyebilir miyiz?
Teşhis çok daha önemli, çünkü teşhisi doğru yapamamak veya geç teşhis yapmak, erken teşhisi yapamamak, sizi uzun ve zor bir tedavi süreciyle karşı karşıya getirir. Şuna inanıyorum, teşhise ve özellikle erken teşhise olan ilgi, yatırımlar ve AR-Ge artacak. Bunun iki sebebi var, ilki ne kadar erken olursa sizin tedaviniz o kadar ucuz oluyor, hızlı ve konforlu bir süreç oluyor.
Bir de buna eşlik eden bilinçlenme var.
İkincisi de tam bu. Dünyada nüfus artışıyla refah düzeyi de mutlak değer olarak artıyor. Yaşam beklentisinin 80 civarı olduğu bir ortamda, insanlar bu süreyi konforlu geçirmek istiyor ve düzenli olarak bakım yaptırıyor. Dolayısıyla, erken teşhise verilen ağırlık tedavinin önüne geçiyor. Öte yandan sağlık harcamalarının önemli bir yüzdesi ilaç harcamaları. Bu büyük bir pasta ve işin ilaç kısmını bir kenara koyarsak, cihazlarda da önemli gelişmeler var. Portföyümüzde tedavi cihazları da mevcut. En basiti böbrek taşı kırma cihazı. Özellikle kanser tedavisinde üç çeşit tedavi var; cerrahi, kemoterapi (ilaçla tedavi), radyoterapi (ışın tedavi). Sonuncusunda çok ciddi gelişmeler söz konusu. Vücudun çok zır kısımlarındaki kanserli noktayı etrafına zarar vermeden yok etme teknolojisi gelişiyor.
Teşhis teknolojilerinin gelişmesi, insan ömrünün daha kaliteli ve uzun olması için daha fazla önem taşıyor
Kesinlikle böyle. Maliyet açısından bakınca, geç veya yanlış teşhisle sisteme olan maliyetiniz 10 katı kadar yükselir. Ölüm, sakat kalma kısmını bir tarafa bırakıyorum.
Özele inersek, Siemens?in sağlık alanındaki çalışmaları ne yönde?
Çalışmalarımız dört alanda var. In vivo teşhirs, in vitro teşhis, IT ve tedavi cihazları. Ayrıca hastanelere tıbbi cihaz temininin yanı sıra servis ve bakım da yapıyoruz. ?GreenPlus Hospital? adlı bir konseptimiz var. Genelde ?yeşil?, tasarruflu binayı ifade ediyor. ?Plus? ise sağlıkta kalite ve verimi arttırıyor. Tıbbi cihaz ve IT çözümlerimizle, hastanelerin en kaliteli ve en hızlı bakımı gerçekleştirmesini sağlıyoruz.
Türkiye?de bu uygulanıyor mu?
Bu sistemi Türkiye şartlarına uyarlayıp Siemens merkezden gelen uzmanlarla Eylül 2010 gibi uygulamaya başlayacağız. Bunun dışında, Türkiye?de en büyük eksikliklerden biri, hastane yöneticisi. 2005?te sağlık yönetimi konusunda eğitimler verme amacıyla Siemens Akademi?yi kurduk. Bugüne kadar 700?e yakın kişiye hastane yöneticiliği, radyoloji, nükleer tıp yönetimi, biyomedikal mühendisliği konularında sertifikalar verdik. Ufak da olsa bir izimiz olsun istiyoruz. Hem kutsal hem de faydalı bir konu. Hatta ?sanayide enerji yöneticisi? eğitimi ile başka sektörlerde de akademiyi yaymaya başladık.
Tüm ekipmanlarıyla bir hastane yapmak gibi bir proje var mı?
Kamu-özel işbirliği modeliyle devlet, özel sektörün inşaatı yapmasını ve ekipmanları temin etmesini ve hatta bazı konularda 25 yıllığına işletmeyi üstlenmesini istiyor. Biz de başarılı olduğumuz İngiltere, İspanya, Güney Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerdeki tecrübelerimizi paylaştık. 25 yıl gibi uzun soluklu projelerde, aday şirketlerin sağlam ve uzun ömürlü olması beklenir.
Siemens?in bu anlamda rolü nedir?
Siemens gibi şirketlerin bu fotoğrafta olması büyük bir güven unsuru. Ayrıca tecrübesi, sunacağı çözümler, bunlar hep birer artı. Tıp dışında iletişim altyapısının kurulumundan, telefonuna, enerjisine ve güvenliğine kadar teknoloji sunacak, hem de tıbbi cihazların servisi ve bakım hizmetlerini yapacak Siemens hariç hiçbir firma yok. Hatta 3 bin yataklı hastanelerin enerjisinin bile üretebilir durumda olacak.
Sürdürülebilir sağlık konusunda Siemens?in çalışmaları ne yönde?
Sağlıkta sürdürülebilirlik birkaç anlama geliyor. Birincisi, hastaya zarar vermeden uzun süreli bakım. Doz konusunda mesela, az doz yayan, görüntü kalitelisinden ödün vermeden ve daha kısa sürede çekimi gerçekleştiren tıbbi cihazlar üreterek hastaya sürdürülebilir bir konfor garantisi veriyoruz. İkincisi, cihazların önemli bir kısmı geri dönüşebilir. Diğeri, satın alma ve uzun vadeli işletme maliyetleri (bakım) ucuz olan sistemler geliştirerek ?maliyeti düşük tıp? konusunu destekliyoruz. Bu çalışmaların hepsi sürdürülebilirlik dahilinde.
Hasta kayıt sisteminin hastalara getirisi nedir?
İki tane konu var. Hasta güvenliği ve hastayı takip etmek. Bunun için Soarian MedSuite gibi çok gelişmiş hastane bilgi yönetim sistemlerimiz var. Örneğin sistemde hastanın belli bir ilaca karşı alerjisi kayıt edilmişse doktorun vereceği reçetede bunun bulunmaması için uyarıda bulunuyor ve medikal hatalar önlenerek hasta güvenliği sağlanmış oluyor. Süreç ve hasta güvenliği odaklı, sağlık hizmetlerinin etkinliğini artıyor..
Siemens tıp alanında başta teşhis ve tedavi teknolojileri olmak üzere dünyada ve Türkiye?de en önde gelen aktör pozisyonunda. Siemens Tıp Çözümleri Direktörü Ufuk Eren, firmanın Türkiye?de üstlendiği rolü ve projelerini Berkan Özyer?e anlattı.
Servis ve yapılması gerekenler
Başlıkta kullandığım cümleyi aslında hemen her sektöre uygulamak mümkün. Günümüz koşullarında artık müşteriler her şeyin ötesinde. Bu yüzden satılan ürünler kadar verilen hizmetler ve servis kalitesi de sorgulanır durumda. Ayrıca ilk satın almada da bu faktörler önemli birer bileşen haline geldi. Artık hesaplamalar sadece ilk satın alma maliyetine göre değil, toplam satın alma maliyetine ve fırsat maliyetine göre yapılıyor. İlk satın alma değeri düşük bir tıbbi cihazın sonradan yaratabileceği problemler nedeniyle yaşanabilecek faaliyet kayıplarını artık hiçbir hastane göğüsleyebilecek durumda değil.
Bu yüzden satılan ürünlerin devamlılığını sağlamak çok önemli. Siemens Sağlık Sektörü Teknik Hizmetler Yöneticisi Gürkan Gelibolu, Siemens?in binlerce ürünü için 90 kişilik bir kadro ile gece gündüz demeden hizmet veriyor. Eminim ki tıbbı cihaz satan diğer firmalar da benzer bir yapılanma içindedir çünkü uzun dönemli olarak bu endüstrinin içinde var olmak için başka bir ihtimalleri yok.
Ancak ekonomik dar boğazın getirdiği bir sorun hepimizi etkiliyor. Yüksek teknoloji sistemlerinin bakım onarımı, orijinal yedek parça temini ve kalite ? kontrollerinde büyük sorunlar yaşandığını gözlemliyoruz. Çünkü bu kadar karmaşık sistemlere yetkinlikleri ve belgeleri sorgulanmayan kişiler de rahatlıkla müdahale edilebilmektedir. Sistemlerde üreticileri tarafından düzenli olarak yapılması tavsiye edilen periyodik koruyucu bakımların yapılmasına yönelik sektörde bir düzenleme ne yazık ki bulunmuyor. Kısacası bu konuda bir yasal alt yapıya acilen ihtiyaç duyuluyor. Bu durum ciddi finansal yatırımlarla elde edilen teknolojinin peformansını, ömrünü, teşhis ve tedavinin kalitesini etkiliyor. Bu ise hasta sağlığını doğrudan etkileyen bir sorun.
Servislerin uzman ekipler tarafından verilebilmesi için hem sektördeki firmalar hem de Sağlık Bakanlığı elinden geleni yapmalı.
Sağlıkta bilişim
Üniversite eğitimim ile birlikte sağlıkta bilişim konusu iş hayatımın odağı haline geldi. Aslında sağlık alanında ilk insandan beri her zaman teknolojik gelişmeler yaşanıyor. İlk kabilelerde büyücü/doktorların çeşitli esanslar geliştirmek için kullandığı damıtım yöntemlerinden 19. yy doktorlarının ameliyatlarda kullanmak için geliştirdiği çeşitli aparatlara ve günümüzdeki bilişim odaklı sistemlere kadar bu gelişim hiç durmadı. Biişimin sağlık alanında kullanılması ise önceki dönemlere göre bazı farklılıkları beraberinde getirdi. Sağlıkta bilişim kullanımı teknolojik gelişmelerin hiç görülmediği kadar hızlanmasını sağladı. Sadece son 20 yılı ele alırsak kat ettiğimiz mesafenin daha önceki yüzyıllara bedel olduğunu görebiliriz. Günün birinde çeşitli bilim kurgu eserlerinde ve Uzay Yolu dizinde gördüğümüz avuç içine sığan MR cihazları da yaygınlaşacaktır. Hatta bilim kurgu yazarlarının hayal dahi edemedikleri çeşitli teknolojilere eminim ki ulaşacağız. Üstelik bilişim sayesinde daha rahat tanı konulabildiği için hatalı tedavi olasılığını da giderek düşüreceğiz.
Fakat her şey teknoloji değil. Sağlık politikasında önemli olan teknolojiyi iyi bir sistem içinde kullanarak en fazla sayıda insanın en uygun fiyata en iyi sağlık hizmetini alabilmesini sağlamaktır.
Sağlığa yönelik bilgi teknolojilerinin (Healthcare IT), dünyada olduğu gibi Türkiye?nin de
gündeminde ağırlık kazandığı bir dönemden geçiliyor. ABD Başkanı Barrack Obama?nın sağlık reformu paketi kadar İngiltere?nin son dört-beş yılda bütün İngiltere?yi tek bir sistem
içinde birleştirip yönetme yönünde attığı adımlar, sağlıkta bilgi teknolojilerinin kullanılması yönelimine işaret eden iki önemli gösterge. Türkiye?de ise Sağlık Bakanlığı?nın Sağlık-Net portali ile somutlaşan inisiyatifi, hastane bilgi yönetim sistemlerinin (Hospital IT) artan
önemini ortaya koyuyor. Ancak bu konu asıl değerini, tek başına değil bir sistem dahilinde ele alındığında gösteriyor.
İleriki yazılarımda sistem konusuna daha fazla değineceğim.
IT
Soarian MedSuite Hastanelere Kalite Getirecek
Siemens tarafından geliştirilen Soarian MedSuite, doktorlara ve hastalara büyük kolaylık sağlayacak.
Siemens ve Simeks işbirliği çerçevesinde hastane bilgi ve yönetim sistemi Soarian MedSuite?in tanıtım toplantısı 10 Mayıs tarihinde gerçekleşti. Hastaların sağlık kayıtlarını elektronik ortamda tutmalarını sağlayan Soarian MedSuite, hastanın randevu alması ile başlayan süreci SGK ve özel sağlık kurumlarına fatura gönderilmesine kadar tek bünyede tamamlıyor. Bu süreç ise kurumlara hem maliyet hem de zaman tasarrufu kazandırıyor.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Siemens Tıp Çözümleri Direktörü Ufuk Eren Soarian MedSuite için, ?Sistemi The FCA has far greater resources than the OFT and can be expected to take a much more proactive approach to supervising consumer and policing the perimeter. Türkiye ile bütünleştirmek için çok çalıştık ve Türkiye için kimsenin cesaret edemediği büyük bir yatırım yaptık. Sağlık hizmetlerindeki kaliteyi artırıp verimli çalışmayı ön plana çıkararak Soarian MedSuite?in meyvelerini almak istedik. Bu yatırımla çok iyi geri dönüşler alacağız? dedi.
Ürün hakkında bilgi veren Siemens Sağlık IT Birim Yöneticisi Dr.Alper Alsan, hastaların sağlık kayıtlarını elektronik ortamda tutmalarını sağlayan ürünün ön yüz tasarımının, tek ekran kullanımı sunan kullanıcı dostu ekranlar sağladığını söyledi.
Soarian MedSuite yazılımında hastanın tüm tanı, görüntüleme ve laboratuar bilgileri tek sistem üzerinden ilgili hastane bölümlerince görüntülenirken, geçmiş ve güncel bilgilerine gerekirse uzaktan da erişilebiliyor. Yazılım, Türkiye faturalama ve klinik uygulamalarına göre çalışıyor ve tamamı Türkçe.
BT Haber